Son dönemde ülkemizde yaşanan tren kazaları sonrası trende yaralananların tazminatı ve tren yolculuğunda ölen vatandaşların tazminat hakları noktasında bilgilendirme amaçlı bir makale kaleme aldık. Tren kazalarında maddi ve manevi tazminat kavramına incelemeden önce trenin, taşımacılık hukukundaki statüsünden bahsedecek olursak, demir yollarında gerçekleşen kazalar, kara yollarında gerçekleşen trafik kazalarından daha farklı ancak benzer bir hukuki statüye sahiptir.
Demir yolu/tren taşımacılığı, ülkemizde TCDD eliyle devletin tekelinde olarak yapılmaktadır. TCDD ise faaliyetlerinde ve sebep olduğu maddi hasarlı ve ölümlü kazalarda ‘’özel hukuk hükümlerine tabi bir kuruluş ve bir tacir sıfatıyla sorumlu” olmaktadır.
Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde, Tren Kazalarını yani Demir yolları İdaresinin sorumluluğunu üçe ayırabiliriz:
TCDD, bir tren/demiryolu işletme sorumlusu olarak, yolcularının güvenliğini, 3.kişilerin güvenliğini ve taşımış olduğu malların güvenliğini, tıpkı öngörü sahibi bir basiretli tacir gibi korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla mükelleftir.
Yargı Hemzemin demir yolu kazaları dışındaki doğrudan meydana gelen tren kazalarından doğan uyuşmazlıkları Türk Borçlar Kanununun Eser Malikinin sorumluluğu ve adam çalıştıranın sorumluluğu ile TTK.914 Md. hükümlerine bağlı olarak genel hükümlere göre çözmektedir.
2918 sayılı kanunun 110’uncu maddesi gereğince, tren kazalarında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemelerince, yani adli yargı tarafından çözüleceği belirtilmektedir. Konuya ilişkin bir yargıtay kararında; ‘’Belirtilen durum karşısında ve işletme tarafından yürütülen faaliyetin ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği göz önüne alındığında, olayda idari bir eylem ya da işlemden doğmuş herhangi bir zarar söz konusu olmayıp, yolcunun uğradığı zarardan dolayı taşıyıcının tazmin yükümlülüğünün saptanmasına ilişkin bulunan davanın, özel hukuk hükümlerine göre görülme ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.’’ denilmektedir.
Tren kazalarında sorumluların gerekli önlemleri almaması, dış etkenler veyahut işletenin kusurlu hareketiyle meydana gelen trende ölümlü, yaralanmalı ve mal varlığının zarar gördüğü kazalarda TCDD ve devletin sorumluluğuna geçecek olursak:
Ölümlü tren kazalarında, yada diğer ismi ile demiryolu kazaları devletin/TCDD'nin yolculara karşı sorumluluğu yönünden, 6102 sayılı TTK'nin 914.maddesine göre: "Yolcuların sağlıklı, rahat ve güvenli bir yolculuk yapmalarını sağlayacak her türlü önlemleri almakla ve onları gidecekleri yere sağ ve sağlıklı olarak ulaştırmakla yükümlü olup, taşıtın kalkış noktasından varış noktasına kadar taşıt içinde veya duraklama yerlerinde yolcuların uğrayacakları her türlü zararlardan sorumludurlar.” denilmektedir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise: ‘’Taşıyıcı, yolcuların kazaya uğramalarından doğacak zararı tazmin eder. Yolcunun kaza sonucunda ölmesi halinde, onun yardımından yoksun kalanlar uğradıkları zararın tazminini taşıyıcıdan isteyebilirler.’’ denilmekte ve açık bir biçimde, tren kazalarında meydana gelen ölümlerde, ölenin desteklediği, yani sağlığında maddi ve manevi olarak yanında bulunduğu kimselerin, tazminat hakkı sahibi olduğunu, taşımacılığı yapan kurumun ise doğrudan sorumlu olduğuna işaret edilmektedir.
Ölenin yakınlarının alma hakkının bulunduğunu belirttiğimiz destekten yoksun Kalma tazminatı kavramına değinecek olursak; tren kazası sonucu destekten yoksun kalma tazminatı hakkı sahipleri; ölenin sağlığında, maddi ve manevi destek verdiği, anne-babası, evli ise eşi ve çocuklarıdır. Kısacası; ölenin kazancından, bedeni gücünden ve varlığından kaynaklı olarak yanında bulunup yardımcı olduğu kimseler bu tazminat bedeline hak kazanacaktır. Kişinin bir kazancı olması dahi, yani çalışmayan bir ev hanımı için düşünecek olursak, yapmış olduğu ev işleri, market alışverişi, ev içindeki hizmeti ve emeği dolayısıyla sağ kalan eş ve çocuk da maddi tazminat hakkı sahibi olabilecektir.
Yine tren kazası sonucu ölenin yakınları bir manevi tazminata hak kazanmaktadır. Bu manevi tazminatın bedelinin belirlenmesinde; ölene yakınlık derecesi, kişinin uğradığı psikolojik tramva(sinir krizi, psikolojik bozukluklar, korku nöbetleri vs.) etkili olmaktadır. Tren kazalarında tazminat davası veya bunu illa tren kazası olarak sınırlamadan hızlı tren kazası davası vb. konularla da genişletebiliriz.
Tren kazası sonucu yaralanan bir kimse, trenin işletme sorumlusu olan kurumdan(TCDD), kamunun kusuru, bedeni olarak uğramış olduğu zararı, engellilik ölçüsü(maluliyeti), yaşı, kaza döneminde temin etmiş olduğu geliri (çocuk, yaşlı ve herhangi bir geliri olmayan öğrenci ve işsizlerin durumu farklı olmak üzere) ve bu gelirden mahrumiyeti gibi ölçüler esas alınarak yapılacak hesaplama üzerinden bir tazminat bedeline hak kazanmaktadır.
TCDD Ana Statüsünde, demir yollarını işletmek ve demir yolu taşımacılığını yapmak, İşletmenin faaliyet konuları arasında sayılmıştır. 29.6.1956 tarih ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12. maddesinde, kara, deniz ve havada, nehir ve göllerde yolcu ve eşya taşımak üzere kurulan müesseselerin ticarethane sayılacağına işaret edilmiş; anılan Kanun'un " Taşıma İşleri ve Taşıma Senedi" başlıklı İkinci Kısımının "Yolcu Taşıma" ya ilişkin Üçüncü Ayırımında yer alan 798. maddesinde, yolcuların, taşıyıcılar tarafından iç hizmetleri tanzim için konmuş olan usul ve talimatı ihlal etmemekle mükellef oldukları, 806. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise, taşıyıcının, yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim olarak ulaştırmakla mükellef bulunduğu, yolcuların kazaya uğramaları halinde bundan doğacak zararların taşıyıcı tarafından tazmin edileceği, yolcunun kaza neticesinde ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalan kimselerin dahi uğradıkları zararlara karşılık taşıyıcıdan tazminat isteyebilecekleri açık bir şekilde düzenlenmiştir.
Böylece; tren kaza sonucu ağır yaralanan bir kimse; başta hastane giderleri, sağlığına kavuşmak için yaptığı giderler, bedeni olarak uğramış olduğu maluliyetin ölçüsü, yaşı, faaliyet gösterdiği meslekte kazanma gücü kayıp oranı, bakıma muhtaç hale gelmesi sonucu yaşam boyu alması gereken bakım hizmeti bedeli veya geçici olarak almış olduğu bakım hizmeti bedeli ve sair parametrelerin/ölçülerin esas alınacağı bir hesaplama ile tazminat bedeline hak kazanacaktır.
Bu kazanımını ise sorumluluğu ölçüsünde(genelde kamunun kusuru, tekel olması sebebiyle tam kusurluluktur) hak kazanacaktır.
Kusur hususuna değinecek olursak, trende yolcu olarak bulunan ve yaralanan bir kimsenin kusuru ile, tren kapısı kapanırken trene binmeye çalışıp yaralanan, tren durmadan istasyon bölgesine atlayan, kompartıman kapısını açık tutan, trene bileti olmaksızın kaçak giren veya yük taşınması gereken yere kaçak girip yaralanan kimsenin kusur durumu aynı olmayacaktır.
Yaralanmalı tren kazalarında ise görevli mahkeme, ölümlü tren kazalarında olduğu gibi Asliye Hukuk Mahkemeleri olacaktır.
Böylece tren kazası sonucu yaralanan kimse makul tedavi hizmeti aldıktan sonra açacağı bir maddi ve manevi tazminat davası ile uğramış olduğu zararı belirtecek, bilahare zararın maddi karşılığı bir bilirkişi marifetiyle incelenip mahkemece karara bağlanacaktır.
Yaralanmalı tren kazası manevi tazminat gerektiren bir kaza türüdür. Zira tren, deniz yolu taşımacılığı araçları ile birlikte en büyük taşımacılık vasıtasıdır. Trenlerde meydana gelen kazalar da yine aracın büyüklüğü oranında olmakta ve travmaları ile zararları da buna bağlı büyük olmaktadır. Bu nedenle tren kazaları; ağır psikolojik travmalara rastlandığı görülmektedir. Öncelikli olarak tren sesini duyup sinir krizi geçiren, araba-otobüs-gemi-uçak dahil taşımacılık yapan araçlara binemeyen, ağır psikiyatrik ilaçlar kullanan, kaza sonucu ömür boyu bakıma muhtaç kalan vakıalara sıkça rastlanmaktadır. Buna bağlı olarak ödenecek manevi tazminat da bu nispette olmaktadır.